19 Eylül 2010 Pazar

tam kapıyı çalacağın anda vazgeçmek gibi

bir gün beni paranoyam yiyip bitirecek. ya da kararsızlığım. ikisinden biri. hayır ikisi birden. evet bunu 7698579 kez söylemiş olabilirim ama bu böyle. değiştiremiyorum.değiştirmiycem. iyi. sıkıldım. sıkıldıkça beynim karıncalaşıyor. düşüncelerim bulanıklaşıyor. üşüyorum. çoraplarım çok uzakta. uyumak istiyorum. gözlerim kapanmıyor. ha iyiyim, sadece sıkıldıkça beynim..bunu demiştim. öyle işte.

2 Eylül 2010 Perşembe

dinleyecek bir şey bulamadım, ondan oldu hep.

dişim ağrıyor. aslında herşeyin nasıl başladığını düşündüm de dişimin ağrıması ortalara bi yere denk geliyor sanırım. maçı kazandık diye çok sevindim diye mi oluyor. bilmiyorum. gene eski düşünce sistemime dönüyorum. hoş değil. aslında hepsinin kendi saçma kafa yapım ve kuruntum yüzünden olduğuna inanmak istiyorum. adaçayının içinde yüzen limona bakıyorum. beynim durmuş, düşünemiyorum. boğazım kaşınıyor. sanırım herşey yağmurlu 1 eylül sabahı ıslak saçlarla dışarı çıkmamla başladı. hayır hasta olmamı ona bağlamıycam, sebebi tamamen farklı. sadece banka banka dolaşıp, noterin sigara ve kağıt para karışık kokusunu içime çekerek iyi bir başlangıç yapmadım sanırım. gece de rahat uyuyamamıştım tabi ama o kadar geriye gitmiycem. sonra eve geldim ve başladı. sanırım şu sırayla;
üşüyen ayaklar
çizilen 500daysofsummer cdsi
merak etmem
çizilen cdyi izleme çabamın başarısızlıkla sona ermesi
bilgisayardan driving lessonsı sildiğimi farketmem
merakın ufak da olsa hayal kırıklığıyla sonlanması
bencil olduğumu düşünmem
bi kaç gün uyumak istemem
stresle geçen 105 dakika
tasomun kırılması
bir hafta diye düşündüğüm zamanın 11gün olduğunun farkına varmam
iyice huysuzlaşmam
akabinde boğazımın kaşınması
hapşurmaya başlamam
dişimin garip bir şekilde ağrımaya başlaması
çayın fazla sıcak olması
nokta
ne bileyim böyle garip şeyler işte. aslında tamamen benim huysuzluğum ve kendimi aşağı çekme çabam gibi. salak mıyım ben. evet. mutluyum çünkü. incir çekirdeğini doldurmayacak şeylerle beynimi dolduruyorum bak. hem böyle yapınca daha kolay hasta oluyorum. kendi dengesiz düşünmem. artık hayatımdaki yeni şeyler için heyecanlanmaya başlasam güzel olucak gibi. bazı şeyler olmayınca olmuyor çünkü. rakamlara çok takılıyorum. kafamı takmayı bırakmalıyım. bir de artık söylemek istediğim şeyleri 40 kez düşünmeden, çat diye söyleyebilme yeteneğimin geri gelmesini istiyorum. uyuyunca geçer bence. uyuyunca herşey geçer.